Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın48’inci konuşmacısı ‘Yunus Emre ve Hakikat Dili’ başlıklı söyleşiyle Uludağ Üniversitesi İlahiyatFakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli oldu. Moderatörlüğünü Uygulamalı BilimlerFakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kenan Göçer’in üstlendiği söyleşide hakikatin manası, hakikatehli insanların özellikleri, insanın içinde yaşadığı savaşlar ve Anadolu’nun toprağını mayalayanisimlerin önemi üzerinde duruldu. Söyleşinin tamamı üniversitenin YouTube kanalı SUBÜHaber’den tekrar izlenebiliyor.Hakikat ehli varlığın esas sahibine yönelirBirlik ve beraberlik kavramının vahdet olarak isimlendirildiğini belirten Uludağ Üniversitesiİlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli, “Vahdeti idrak eden kişiler fail-i mutlak,kadr-i mutlak ve her şeyi yaratanın Allah olduğunu bilirler ve ayrım ya da gayrıma gitmezler.Hiçbir şeyi de küçük görmezler. Vahdet nokta-i nazarından bakmak sıradan ve basit bir hadisedeğil, ontolojik olarak varlık hakkında ciddi bir perspektif inşasını gerektiren bir hadisedir.Varlığa yüklediğiniz anlam neyse siz de o anlam içinde o’sunuz. Kendinizde bir varlık hissetmekyerine varlığın esas sahibine yönelmekten bahsediyorum ki Yunus Emre bunu yapmıştır. Buyönelişi gerçekleştiren yani vahdet nokta-i nazarından meselelere bakan kişilere de hakikat ehliinsanlar diyoruz. Bu kişileri hikmeti bilen anlamında hukema ya da hâkim olarak daisimlendiriyoruz. Hikmet kelime anlamı itibariyle genel çerçevesinde hüküm kökünden türer veinsanın sınırını bilmesi anlamına gelir. İnsan sınırını bilerek, kulluğunun, zamanlı bir varlıkolduğunun farkına vararak farklı bir bilgi ağına kavuşur. Bu bilgi ağı ise bizi hakikate götürür”diye konuştu.Gönül şehrimizin yıkılmasına izin vermemeliyizYunus Emre’ye göre iki şehir olduğunu vurgulayan Kemikli, “Birisi şu anda içinde yaşadığımızşehirdir. Bu şehrin valisi, hâkimi, savcısı, mektebi, hastanesi, kolluk güçleri vardır. Ama aynızamanda bir de içimizde bir şehir var ki bu gönül şehridir. Yunus’un Risaletü’n Nushiyye eseriiçimizdeki şehri, ona dönük taarruzları ve savaşları anlatır. Yunus’un yaşadığı dönemde şehirleriçevreleyen kale duvarları ve onları muhasara eden düşmanlar vardı. Şimdi ise atom bombası,savaş uçakları, belki sosyal medya, yumuşak güç unsurları olan sinema, şarkı, dizi ya da kültürolabilir. Eğer Yunus günümüzde yaşasaydı az önce adını andığımız eserde bunları da dikkatealırdı. İçimizdeki savaşta ruh ve nefis orduları savaşır. Ruh insanda bulunan ilahi lütuftur. ÇünküAllah insanı yarattığında ona ruhundan üflemiştir. Nefis ise taş ve topraktır. Bu dünyaya aittir.Ruh kuşu uçmak ve geldiği yere gitmek ister. Nefis ise beden ve ağırlıktır ve burada kalmak ister.Hazcılık ön plana çıkar. Yunus bu ikisi arasındaki savaşı bize anlatır. Aydınlanma ile birliktesüren modernleşme hikâyesini Risaletü’n Nushiyye’den yola çıkarak yenidendeğerlendirebilirsiniz. İnsanı gayelerin gayesi olan yaratılış gayesinden uzaklaştıran her söz veçaba gönül şehrine atılan bir top gibidir. Kalemizin burçlarını yıkmaya yönelir” ifadelerinikullandı.
KÜLTÜR-SANAT
Yayınlanma: 20 Nisan 2023 - 13:45
İnsan sınırını bilerek hakikate ulaşabilir
‘Yunus Emre ve Hakikat Dili’ başlıklı söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 48’inci konuşmacısı olan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli, “İnsan sınırını bilerek, kulluğunun, zamanlı bir varlık olduğunun farkına vararak farklı bir bilgi ağına kavuşur. Bu bilgi ağı ise bizi hakikate götürür” dedi.
KÜLTÜR-SANAT
20 Nisan 2023 - 13:45