Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Uygulamalı Bilimler Fakültesi Uluslararası
Ticaret ve Finansman Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Asena Boztaş, Afrika’da son zamanlarda yaşanan darbeleri ve Avrupalı sömürgeci devletlere karşı gelişen tepkileri değerlendirdi. Afrika üzerine akademik çalışmalar yapan Boztaş, yeni dünya düzeninde 2 Soğuk Savaş zemininin
Afrika olacağını ileri sürerken olayların arkasında Rusya’nın önemli bir etkisi olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin de Batı’nın sömürgeciliğine karşı konumlandığını ifade etti.
Bir alternatif gördüler Yeni dünya düzeninin teknolojik gelişmeler ve iklim krizleriyle yeniden şekillendiğini belirten
SUBÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Asena Boztaş, “Özellikle 2014’te başlayan ve 2022 yılında
yeniden alevlenerek günümüze kadar süregelen Rusya-Ukrayna Savaşı esasında Batı’nın Doğu’yla savaşı olarak değerlendirilebilir. Kısacası buna 2 Soğuk Savaş diyebiliriz. Rusya bu savaşı, “Ben de evime giren Batı’nın evine girerim” mantığıyla hareket ederek eski sömürgelerin olduğu
Afrika’ya taşıdı. Günümüzde Rusya’nın hem hükümet nezdinde hem de Wagner Grubu
aracılığıyla Afrika ile sıkı bağlar kurmasının ardındaki temel neden budur. Bu bağlamda bir
alternatiflerinin olduğunu gören Afrika ülkeleri, tarihsel süreçte yaşadıkları sıkıntılara ve mevcut post kolonyal sürecin zorluklarına tepki gösteriyorlar” diye konuştu.
İç karışıklıklar bölgeselleşebilir İlk tepki gösterenlerin Fransa’nın eski sömürgeleri olduğunu söyleyen Boztaş, “Bunun nedeninin Fransa’nın sömürgecilik geçmişinin kanlı olması ve kültürel, dini, dilsel ve ekonomik anlamda doğrudan yönetimi tercih etmesi olduğu düşünülebilir. İngiltere ise Fransa gibi doğrudan değil dolaylı bir yönetim ile sömürge faaliyetlerini sürdürmüştür. Dolayısıyla köklü bir sömürgecilik
anlayışına sahip olsalar da halkın yoğun tepkisini çekmemişlerdir. Afrika’ya taşınan 2 Soğuk
Savaş’ta neler olacağına yönelik belli senaryolar ortaya konulabilir. Örneğin, Nijer’de başlayan darbe girişimi sonrası Fransa’ya yönelik nefret gittikçe büyüyor. Batı’nın sömürgeciliğine karşı Rusya, Çin, Türkiye ve hatta İran’ın varlığı etkinlik kazanıyor. Bu kapsamda bölgedeki her bir ülkede yaşanan iç karışıklıklar kısa sürede bölgeselleşebilme potansiyeli taşıyor” ifadelerini
kullandı.Türkiye güç mücadelesinde yerini almalı
Fransa’nın eski sömürgelerinin yoğun olduğu Kuzey ve Batı Afrika’daki karışıklıkların yakın
gelecekte Rusya’nın desteklediği yerel gruplara karşı Batı yanlısı gruplar ve yönetimler arasında bir mücadeleye neden olabileceğini ileri süren Boztaş, “Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın Afrika’daki sert güç unsurlarını Afrikalı yerel yönetimler ile İran ve Türkiye gibi
ülkelerin desteğini de alarak saf dışı bırakmayı hedefleyebilecektir. ‘Günümüzde Afrika’da
yaşananlar tarih boyunca zaten yaşanmaktaydı’ demek yanlış olacaktır. Nitekim günümüz artık küresel güçlerin yeni dünya düzenini Afrika zemininde oluşturmaya çalıştığı bir 2 Soğuk Savaş sürecinin başlangıcındadır. Türkiye’nin bu noktada uygulaması gereken politika ise mevcut
tarihsel ve kültürel bağlarını değerlendirerek Afrika’daki güç mücadelesinde yerini almaktır. Bu konum daha çok yerel halkı önceleyen ve ekonomik iş birliklerine ‘kazan kazan’ prensibiyle ivme kazandıran bir yapıda oluşmalıdır.”
Ticaret ve Finansman Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Asena Boztaş, Afrika’da son zamanlarda yaşanan darbeleri ve Avrupalı sömürgeci devletlere karşı gelişen tepkileri değerlendirdi. Afrika üzerine akademik çalışmalar yapan Boztaş, yeni dünya düzeninde 2 Soğuk Savaş zemininin
Afrika olacağını ileri sürerken olayların arkasında Rusya’nın önemli bir etkisi olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin de Batı’nın sömürgeciliğine karşı konumlandığını ifade etti.
Bir alternatif gördüler Yeni dünya düzeninin teknolojik gelişmeler ve iklim krizleriyle yeniden şekillendiğini belirten
SUBÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Asena Boztaş, “Özellikle 2014’te başlayan ve 2022 yılında
yeniden alevlenerek günümüze kadar süregelen Rusya-Ukrayna Savaşı esasında Batı’nın Doğu’yla savaşı olarak değerlendirilebilir. Kısacası buna 2 Soğuk Savaş diyebiliriz. Rusya bu savaşı, “Ben de evime giren Batı’nın evine girerim” mantığıyla hareket ederek eski sömürgelerin olduğu
Afrika’ya taşıdı. Günümüzde Rusya’nın hem hükümet nezdinde hem de Wagner Grubu
aracılığıyla Afrika ile sıkı bağlar kurmasının ardındaki temel neden budur. Bu bağlamda bir
alternatiflerinin olduğunu gören Afrika ülkeleri, tarihsel süreçte yaşadıkları sıkıntılara ve mevcut post kolonyal sürecin zorluklarına tepki gösteriyorlar” diye konuştu.
İç karışıklıklar bölgeselleşebilir İlk tepki gösterenlerin Fransa’nın eski sömürgeleri olduğunu söyleyen Boztaş, “Bunun nedeninin Fransa’nın sömürgecilik geçmişinin kanlı olması ve kültürel, dini, dilsel ve ekonomik anlamda doğrudan yönetimi tercih etmesi olduğu düşünülebilir. İngiltere ise Fransa gibi doğrudan değil dolaylı bir yönetim ile sömürge faaliyetlerini sürdürmüştür. Dolayısıyla köklü bir sömürgecilik
anlayışına sahip olsalar da halkın yoğun tepkisini çekmemişlerdir. Afrika’ya taşınan 2 Soğuk
Savaş’ta neler olacağına yönelik belli senaryolar ortaya konulabilir. Örneğin, Nijer’de başlayan darbe girişimi sonrası Fransa’ya yönelik nefret gittikçe büyüyor. Batı’nın sömürgeciliğine karşı Rusya, Çin, Türkiye ve hatta İran’ın varlığı etkinlik kazanıyor. Bu kapsamda bölgedeki her bir ülkede yaşanan iç karışıklıklar kısa sürede bölgeselleşebilme potansiyeli taşıyor” ifadelerini
kullandı.Türkiye güç mücadelesinde yerini almalı
Fransa’nın eski sömürgelerinin yoğun olduğu Kuzey ve Batı Afrika’daki karışıklıkların yakın
gelecekte Rusya’nın desteklediği yerel gruplara karşı Batı yanlısı gruplar ve yönetimler arasında bir mücadeleye neden olabileceğini ileri süren Boztaş, “Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın Afrika’daki sert güç unsurlarını Afrikalı yerel yönetimler ile İran ve Türkiye gibi
ülkelerin desteğini de alarak saf dışı bırakmayı hedefleyebilecektir. ‘Günümüzde Afrika’da
yaşananlar tarih boyunca zaten yaşanmaktaydı’ demek yanlış olacaktır. Nitekim günümüz artık küresel güçlerin yeni dünya düzenini Afrika zemininde oluşturmaya çalıştığı bir 2 Soğuk Savaş sürecinin başlangıcındadır. Türkiye’nin bu noktada uygulaması gereken politika ise mevcut
tarihsel ve kültürel bağlarını değerlendirerek Afrika’daki güç mücadelesinde yerini almaktır. Bu konum daha çok yerel halkı önceleyen ve ekonomik iş birliklerine ‘kazan kazan’ prensibiyle ivme kazandıran bir yapıda oluşmalıdır.”